5 Nisan 2012 Perşembe

ALEX DE SOUZA

ALEX DE SOUZA

Alex, tam adıyla Alessandro De Souza, 14 Eylül 1977'de Coritiba'da dünyaya geldi. Doğumundan bir hafta önce ülkede büyük bir coşkuyla kutlanan Bağımsızlık Günü'nün heyecanı bitmeden, Souza ailesi bir mutluluğu daha dünyaya gözlerini yeni açan oğulları ile yaşadı.

Brezilya'nın güneyinde Parana eyaletinin başkenti olan Coritiba'da dünyaya gelen minik Alexandro'nun hayatı da yaşıtları, kendisinden büyük vatandaşları ya da kendisinden sonra doğanlardan çok farklı değildi. Uzun ve muhteşem güzellikteki Brezilya sahillerinde diğer tüm akranları gibi kum ve top, gün içinde uykudan sonra Alex'in en fazla vaktini alan iki candan arkadaşıydı.

Doğduğu kent olan Coritiba; Sao Paulo ve Rio de Jenairo gibi ülkenin sayılı iki şehrinin hemen altında olmasına rapmen oralara göre oldukça sakindi. Alex de yapı olarak sakin, fazla etliye sütlüye karışmayan örnek bir çocuktu. Böyle bir ortamda yetişen minik Alex'in futboldaki yeteneği ise her geçen gün büyüyordu.


Babasına rağmen futbolcu oldu

Alex, birçok arkadaşı gibi doğduğu yer olan Coritiba'nın alt yapısında profesyonelliğe gidecek yolda ilk adımlarını atmaya başladı. Ve futbola yıldız kategorisine yükseltecek olan kader önüne ilk önemli fırsatı 9 yaşında çıkarttı.

Alex'in mahalledeki en iyi arkadaşı Silvio, ona Coritiba'nın alt yapısında birlikte oynayabileceklerini söyledi. Artık Alex'in gözü hiç birşey görmüyordu. O da hayranlık duyduğu Zicove Romario gibi yıldız bir futbolcu olabilecekti. Ancak otoriter bir kişi olan babası Adenir, oğlunun futbol oynamasına izin vermiyordu. Onu okutmak ve iyi bir meslek sahibi yapmak amacındaydı. Alex'in futbolcu olma fikrini babasına kabul ettirebilmesi için ona çok iyi bir futbolcu olduğunu ispatlaması gerekiyordu.

Alex yeteneğini gösterme yolunda pek çok zorlukla karşılaştı. Çünkü Coritiba'nın futbolcu adayları çok fazlaydı. Seçmeşerde Alex'in üstün yeteneklerini ancak 10 dakikalık bir süre içinde göstermesi gerekiyordu.

İlk hocası "Profesör" lakaplı bir teknik direktördü. Alex'in yeteneklerini ilk keşfeden de o oldu. Profesör, Alex ile özel olarak ilgilenilmesi gerektiğininin ve antremanları hiç aksatmamasının şart olduğunun farkındaydı. Ama baba baskısı nedeniyle Alex idmanlara ancak gizlice geliyor, bazen de çalışmaları kaçırıyordu. Bunun üzerine devreye giren, Profesör, bir gün Alex'in evine giderek babasıyla özel olarak görüştü ve kendisine oğlunu çok iyi bir futbol kariyerinin beklediğini, dünya çapında bir oyuncu olabileceğini söyledi. Alex'e destek olmasını istedi. Profesör'e göre Alex, byüük bir yetenek ve işlenmemiş bir madendi. Bu sözler Sambası'nın babasını yumuşattı ve gereken izin çıktı.


Futbolcu annenin oğlu

Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkenin vatandaşı olan Alex'in yine de akranlarına göre önemli bir avantajı vardı. Hem babası hem de dayısı futbolla iç içeydi ve amatör olarak sahada top koşturuyordu. Doğduğu yerde futbol o kadar çok seviliyordu ki bir bayan takımı bile vardı. Ve daha da enteresanı Alex'in annesi Leni, bu bayan takımının golcüsüydü (Cordelia'nın notu: Kız halaya oğlan dayıya derler, Alex direk anneye çekmiş ). Hatta Sambacı'nın annesi hamileliğinin ilk dönemlerinde bile zaman zaman futbol oynadığı için Alex daha dünyaya gözlerini açmadan kendisini futbol arenasında bulmuştu bile! Alex'e göre hem babası, hem de dayısı profesyonel futbolcu olabilecek kadar iyi oyunculardı. Ancek babasının kendi aile sorumlulukları ön plana geldi ve futboldan uzaklaştı. Dayısı ise Alex'in dedesinin ölümünün ardından 7 kardeşin en büyüğü olarak ağır bir yükün altına giriyor ve o da futboldan tamamen kopuyordu.


Milli formayla 15'inde tanıştı

Brezilya'nın önemli futbolcularından olan Alex, milli formayı 66 kez giydi. Henüz 29 yaşında olan Sambacı, milli takım havasını daha 15 yaşında solumaya başladı. Haziran 1992'de 17 Yaş Altı Milli Takımı'na seçildi ama sakatlanınca oynayamadı. Sonraki yıllarda alt kademelerde 19 kez Mavi-Sarılı formayı giyen Alex, 45 kez de A Milli oldu. Milli Takımı'da Romario, Rivaldo, Ronaldo, Roberto Carlos, Ronaldinho gibi tüm dünyanın yakından tanıdığı isimlerle dostluk kurdu. 1995'te profesyonel olan Alex, A Milli takım formasıyla 1999'da Kupa Amerika, Genç Milli Takım'la da 2000'de Pre-Olimpik Şampiyonluğu yaşadı. Ancak 2002'deki Dünya Kupası kadrosunda yer alamadı.


Alexotan Yakıştırması

Futbola Coritiba'da başlayan Alex'in, 1996 Toulon Turnuvası'ndan sonra piyasası arttı. 1997 yılının devre arasında Palmeiras'a transfer oldu. Burada önemli başarılar yaşarken spor yazarları Alex için ikiye ayrılmıştı. Kimileri "Brezilya'nın aradığı 10 numara" diyordu. Kimisi de durağan ve pek de hırslı görünmeyen yapısıyla günün futboluna uymadığını ileri sürüyordu. Hatta lakap da bulmuşlardı. Oyun içinde uzun süre kendisini gizlediğği ve kararsız futbol sergilediği için ona "Lexotan" uyku hapından esinlenerek Alexotan lakabı takılmıştı. Ama zaman geçtikçe onu eleştirenler bile Alex gerçeğini kabul etmişti.


En kötü günlerini Parma'da yaşadı

Palmeiras'tan sonra Flamingo ve Cruzeiro forması giyen Alex'e Avrupa'dan ilk teklif Parma'dan geldi. 2000-01'de Avrupa'ya açıldı. Ancak macerası kısa sürdü. Daha ilk idmanda Teknik Direktör Malesani'nin planında olmadığını anladı. O gece uyuyamadı. "Ben buraya neden geldim?" diye düşündü ve kararını verdi. Parma'dan hemen ayrılacaktı. Sonunda Brezilya'nın en ünlü kulüplerinden Flamengo'ya kiralandı. Ama "Avrupa'da başarılı olamadı" damgası yiyerek geldiği yeni takımında bu psikoloji ile takıma bile giremedi. Tekrar Cruizero'ya döndü ve burada kendine geldi. 2004'te de Fenerbehçeli oldu.


Çocukluk aşkıyla nikah

Futbola başlarken idol olarak Zico'yu seçen Alex, Brezilya Milli Takımı'nın oyuncusu olunca ikinci büyük hayalini de gerçekleştirdi. 1999'da Kupa Amerika'da şampiyonluğa ulaşan Sambası, çocukluk aşkı ile nikah masasına oturdu. Diane ile küçük yaşta başlayan arkadaşlıkları 2000'de ömür boyu ayrılmamak üzere birleşti. 23 Aralık 1999'da nişan yapan genç çift, 9 Mart 2000'de evlendi, 29 Haziran 2000'de ise kilisede nikah yaptı. Genç çiftin mutluluklarını 25 Nisan 2004'te dünyaya gelen Maria Eduarda perçinledi. Minik yavru, Alex ve Diane çiftinin evlerinin neşesi, yaşamlarının rengi oldu.


Frikik mühendisi

Alex de Souza, futbol hayatı boyunca 250'ye yakın gol attı. Bunların çoğunda da kalecileri frikik atışlarıyla avladı. Transfer olduğu ilk sezon Fenerbahçe formasıyla attığı 29 golün yaklaşık yarısını ölü toplara hayat vererek kaydetti. Geçtiğimiz sezon Diyarbakır ve Kayserispor ağlarına gönderdiğ füzeler, frikikteki ustalığını bir kez daha ortaya koydu. Samsunspor'a attığı rövaşata ise Alex'in en estetik gollerinden biri olarak hem tribündeki onbinlerin, hem de televizyonlardan izleyen milyonların gözlerinin pasını silen nitelikteydi. Sambacı'nın kaydettiği her gol, jenerikleri süsleyecek güzellikte.


Sambanın fanatiği

Brezilyalı Alex'in, ülkesinin müziğinden, kültüründen etkilenmemesi mümkün mü? Fenerbahçemizin yıldız oyuncusu bu nedenle en çok Samba müziği dinliyor. Ülkesinin ünlü oyuncularının filmlerini izlemeye bayılıyor.

Sevdiği müzik: Samba.. Saatlerce Bethcarmalho ve Zeco Pagodinho dinler.
Sevdiği artistler: Antonio Faguntes, Arlete Sales
Tv'de favorileri: Futbol ve dizi filmler
Parfümü: Calvin Clein
En sevdiği yemek: Siyah fasülye, balık, et yemekleri, İstanbul'a geldikten sonra döner..
Arabası: Chrysler
Beğendiği Film: Macera ve doğa ile ilgili filmler
Hobileri: Salon futbolu eğlenceli geldiği için oynamayı sever. NBA maçlarını izler. Jason Kidd hayranı.
Batıl inancı: 10 numaranın uğuruna inanır, sahaya sağ ayakla çıkar.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder