5 Nisan 2012 Perşembe

Gheorghe Hagi



Gheorghe Hagi Kimdir?

5 Şubat 1965 tarihinde Köstence'de doğan Gheorghe Hagi, futbola 1979-80 sezonundaFarul Köstence takımında başladı. 1982-1983 ilk kez Romanya Birinci Futbol Ligi’nde forma giyen Hagi, bir sezon sonra Bükreş ekiplerinden Sportul Studenţesc’e transfer oldu.  1985 yılında Romanya'nın en iyi oyuncusu olarak seçilen Hagi, 1986-1987 sezonundan itibaren Steaua Bükreş forması giymeye başladı. Hagi, Steaua’da 3 lig şampiyonluğu bir de Avrupa Süper Kupası sevincini tattı.
1990 Dünya Kupası'nda sergilediği futbol ile dikkatleri üzerine çeken Gheorghe Hagi, 1990-1991 sezonu başında 25 yaşındayken Real Madrid'e transfer oldu. İki sezon taşıdığı Real Madrid formasıyla 64 lig maçına çıkan Gheorghe Hagi, 1992-1993 sezonunda İtalya'nınBrescia takımına transfer oldu. İtalya ekibinde ikinci sezonunda takım kaptanlığına yükselen Gheorghe Hagi, yine bir Dünya Kupası’nın ardından İspanya’ya fakat bu kezBarcelona’ya transfer oldu. Johan Cruyff yönetimindeki Barcelona’da iki sezon forma giyen Hagi, 1996 Avrupa Şampiyonası’nın ardından kariyerinde büyük başarılara ulaşacağı Galatasaray’a imza attı. Gheroge Hagi 1996 yılında Galatasaray'a katıldığında futbol otoritelerinin olduğu gibi hayranlarının da kafalarında çok sayıda soru işareti vardı.
Gheorghe Hagi, kendisini eleştirenlere karşın, ilk üç maçındaki galibiyet golleriyle Galatasaray'da etkisini kısa süre içinde gösterdi. Metin Oktay, Turgay Şeren, Fatih Terim gibi kült oyuncuların ölesiye özlemini çeken taraftar, Gheorghe Hagi'yi bağrına bastı. Çok geçmeden Ali Sami Yen'in yanı sıra dört bir yandaki stadyumlar 'I Love You Hagi'sloganıyla yankılanmaya başladı. 4 Lig Şampiyonluğu, UEFA Kupası ve Süper Kupa'nın kazanılmasında büyük rol oynadı. Gheorghe Hagi, 2001-2002 sezonunun ardından profesyonel futbolculuk yaşamını noktaladı. 24 Nisan 2001 tarihinde ise Bükreş’te jübile maçında Dünya Karması'na karşı son kez Romanya Milli Takımı formasını giydi.
Futbola veda ettikten sonra Romanya Milli Takımı'nın başına geçen Hagi, 5 Eylül 2001 tarihinde 2002 Dünya Kupası grup eleme maçında ilk kez Romanya Milli Takımı teknik direktörü olarak takımın başında sahaya çıktı. Romanya bu maçta Macaristan’ı deplasmanda  2-0 mağlup ederek bir ilki başarsa da Hagi, ilk teknik direktörlük deneyiminde istediği başarıyı yakalayamadı. Romanya’yı Dünya Kupası’na taşıyamayan Hagi, milli takımın başında çıktığı dört Dünya Kupası grup eleme maçında bir galibiyet, iki beraberlik ve bir mağlubiyet aldı. 
2003-2004 sezonunda ise Bursaspor ile anlaşan Gheorghe Hagi, 12. hafta sonunda yeşil-beyazlı kulüpten istifa etti.  Bursaspor, Hagi yönetiminde 12 maçta; iki galibiyet, dört beraberlik ve altı mağlubiyet aldı.  Aynı sezonun sonunda Fatih Terim'in Galatasaray'dan ayrılmasıyla 27. haftada Galatasaray'ın yeni teknik direktörü olan Hagi, Galatasaray'ı 2004-2005 sezonu boyunca çalıştırdı. Bu süreçte Fenerbahçe’yi tarihi farkla yenerek 5-1 kazanılan final maçının sonucunda Galatasaray’a 14. Türkiye Kupası’nı kazandıran kadronun da başındaydı. Hagi yönetimindeki Galatasaray, 2004-2005 sezonunu 76 puanla üçüncü sırada tamamladı.  Galatasaray; Gheorghe Hagi yönetiminde Süper Lig’de oynadığı maçlarda toplam 28 galibiyet, 6 beraberlik ve 8 mağlubiyet aldı.
2005-2006 sezonunun ortasında FC Poli Timişoara’nın başına geçen Hagi, 2007-2008 sezonunda ise Steaua Bükreş’in teknik direktörü oldu. Rumen efsane, Şampiyonlar Ligi'nde Slavia Prag'la deplasmanda oynadıkları ve 2-1 kaybettikleri H Grubu ilk maçının ardından görevinden ayrıldı.
Çoğu insan onu "Türkiye'de oynayan gelmiş geçmiş en iyi yabancı oyuncu" diye tarif ediyor. Nefes kesen serbest vuruşları, zarif çalımları, öldüren sol ayağı, dayanıklı mizacı ve kişiliği dünyanın her yanındaki Galatasaray hayranlarının aklında ve gönlündeki yerini hala koruyor.Bugün Galatasaray Müzesi'nin duvarlarında asılı duran iki 10 numaralı formadan biri ona; öteki ise Metin Oktay'a ait.

Thierry Henry


Thierry Daniel Henry(Tiyeri Denyıl Anrii)
 (d 17 Ağustos 1977, Paris),
Fransız futbolcu Fransa Milli Futbol Takımı ve FC Barcelona takimi oyuncusu
1990 yılında AS Monaco tarafından keşfedildi ve sözleşme imzaladı1994 yılında profesyonel olduğu takımından 1998 yılında ayrıldı ve Juventus'a transfer olduBurada geçirdiği bir sezonun ardından İngiliz kulubü Arsenal'le sözleşme imzaladı
Attığı 200'den fazla golle Arsenal'de bütün zamanların en çok gol atan futbolcusu olduİki kez lig şampiyonluğu,üç kez Federasyon Kupası kazandıİki kez FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödülüne aday oldu
Takımdaki son iki sezonunu kaptan olarak geçirdi ve 2006 Şampiyonlar Ligi finalinde takımını başında kaptan olarak sahaya çıktı.Haziran 2007'de 24 milyon euro'luk bir ücret karşılığında Barcelona'ya transfer oldu Fransa Milli Futbol Takımı ile;
FIFA Dünya Kupası
Katılım: 1998, 2002, 2006
Şampiyon: 1998
İkincilik: 2006
Avrupa Futbol Şampiyonası
Şampiyon: 2000
Katılım: 2000, 2004
Konfederasyon Kupası: 2003
Monaco ile;
Ligue 1: 1996-97
Fransa Süper Kupası: 1997
Arsenal ile;
Premier League: 2001-02, 2003-04
Federasyon Kupası: 2002, 2003, 2005
Community Shield: 2002, 2004
UEFA Şampiyonlar Ligi İkincilik : 2006
UEFA Kupası İkincilik : 2000
Premier League gol krallığı:2001-2002, 2003-2004, 2004-2005, 2005,2006
Fifa Dünya'da Yılın Futbolcusu (2'cilik): 2003 ve 2004


Kaynak: http://www.forumacil.com/sporcu-biyografileri/112102-thierry-henry-biyografisi-hayati.html#ixzz1rBmUR5pv

RONALDO



RONALDO EFSANESİ
"Başarısının karakterini değiştirmediğini görmek güzel.Bir Brezilyalı olarak onun bir numaralı hayranıyım"....PELE
PSV'de keşfedilen, Barcelona'da yıldızlaşan Brezilyalı forvet, İnter formasıyla sadece bir sezon tam anlamıyla forma giyebildi. 3 yıl geçti aradan. Ronaldo, Hakan'lı, Vieri'li, Recoba'lı İnter'i tribünlerden izliyor. Doktorlar sakatlığının ancak gelecek sezon başında ona izin verebileceğini söylüyorlardı ama futbol aşığı Ronaldo sakatlığına meydan okurcasına artık idmanlara katılıyor ve yakın bir zamanda da sahalara döneceğinin sinyallerini veriyor. Dileriz eski parlak günlerine bir an önce döner.


İşte "Yüzyılın Pelesi" olarak gösterilen Ronaldo'nun hayatına dair bilmek istediğiniz herşey.... 



RONALDO'NUN HAYATI

Adı: Ronaldo Luiz Nazario da Lima 
Şehir: Bento Ribero (Rio de Janeiro, Brazil), 22 Eylül 1976 
Boy:183cm
Kilo: 77kg
Şeref Ödülleri:
1996'da FİFA tarafından dünyanın en iyi oyuncu ödülü
1997'de Avrupa'nın En iyi Oyuncu Ödülü 
1997'de FİFA tarafından dünyanın en iyi oyuncu ödülü


Rio De Jenerio'da Sao Francisca'daki Javies hastanesinde sabah 9:30'da doğmuş. Doğduğu anda kendisine verilen isim Ranoldo Luiz Nazario Dalima. Onun doğumundan önce ailesinin Lona adında erkek Nelinino adında da kızları varmış.
Çok küçük yaşlardan itibaren futbolla iç içe olmuş. Annesi Sonia rüyalarında "pas ver, pas ver gol atayım"diye sayıkladığını ve ayaklarıyla boşluğu tekmelediğine şahit olmuş. Okulla çok bir alkası olmamış.
4 yaşında iken babası Nelio ona yılbaşı hediyesi olarak bir futbol topu vermiş. O günden sonra o topu hiç bırakmamış hep onunla oynamış. Ronaldo büyük Pele'den sonra Brezilya'nın gelmiş geçmiş en büyük yeteneği. Profesyonel kariyerine 1990-91 sezonunda RAMOS takımında başlad 



1996 yılında FİFA onu oy birliği ile dünyanın en iyi oyuncusu ünvanı verdi. 21 yaşındaki bir genç olarak 1997'de çok yüklü bir ücret karşılığı İtalya klübü İnter'e transfer olarak yepyeni bir başlangıç yaptı Ronaldo bir anda kendini San Siro'nun çimlerinde buluverdi.
3 yıl geçti aradan. Ronaldo, Hakan'lı, Vieri'li, Recoba'lı İnter'i tribünlerden izliyor. Doktorlar sakatlığının ancak gelecek sezon başında ona izin verebileceğini söylüyorlar. Futbolseverler, Ronaldo'nun geçen sezon Lazio maçının ortasında bir anda yere düşüp kıvranmasını unutamıyor.
FAVORİLERİ
Favori Kadın Aktör: Demie Moore
Favori Erkek oyuncu: Stallone 
Favori Renk: Gök mavisi
Favori Ressam: Van Gogh
Futbolun dışında sevdiği sporlar): Tennis, masa tenisi basketball
Favori Ay:Eylül
Favori Hayvan: Pichichi (Alman çoban köpeği)
Favori Ülke: Brazil
Brezilya dışında sevdiği şehir: Barcelona
Favori Oyuncu: Zico






İSTATİSLİKLER

Klüpler
1990 - 1991 Social Ramos Klup (Rio): 12 Maçta/8 Gol
1991 - 1993 São Cristovão (Rio): 54 MAçta/36 Gol 
1993 - 1994 Cruzeiro (Belo Horizonte): 60 Maçta/58 Gol 
1994 - 1996 PSV Eindhoven : 56 Maçta/55 Gol 
1996 - 1997 FC Barcelona : 37 Maçta/34 Gol
1997 - 1998 Inter Milan 
Uluslararası Arenada Milli Takım Formasıyla: 35 Maçta/25 Gol
Uluslararası Arenada Sahneye Çıkması: 24.3.1994 vs Argentina (2:1). 
Başlıca Şeref Ödülleri
1991 - Güney Amerika 16 yaş Altı Milli Takım Şampiyonluğu
1994 -Tetracampeón olmak için Brezilya Dünya Kupasına Katılan Üye
1995 - Kupa Amerika'da Brezilya adına şampiyonluk yaşamış
1995 - Hollanda Ligi'nin en iyi golcüsü 
1996 - PSV Eindhoven Hollanda Kupasını Kazanmış
1996 - 1996 Olimpiyatları Futbol Turnuvas'ında Brezilya'ya
Bronz madalya kazandırmış
1997 - FC Barcelona'dayken Kupa Galipler kupası
1997 - Kupa Amerika'da Brezilya adına şampiyonluk yaşamış






kaynak: http://www.webcanavari.net/o-o-p-r-s/ronaldonun-hayati-t114880.0.html alınmıştır.

Ronaldinho


 Ronaldo de Assis Moreira

Doğum Tarihi: 21/03/1980
Doğum yeri: Porto Alegre
Milliyeti: Brazilian
Boy; 180cm
Kilo;: 80kg
Mevkisi: Forward
Sırt Numarası: 10





21 Mart 1980 tarihinde Brezilya'nın Porto Alegre şehrinde çok fakir bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. Aile geçimini Ronaldinho'nun ağabeyi Assis'in futboldan kazadıklarıyla sağlamaktaydı. Ülkenin yarısından fazlasının fakirlik çektiği Brezilya'da hemen hemen her çocuğun kurtuluş yolu olarak görülen futbol Ronaldinho için de bir hedefti. İlk idolü ve hocası da Asssis oldu.


Kulüp Kariyeri



Adını ilk olarak Mısır'da yapılan 17 yaş-altı Dünya Kupası'nda gol kralı olarak duyuran Ronaldinho, ilk profesyonel anlaşmasını 1998 yılında Gremio Kulübüyle yaptı. 2001 yılına dek oynadığı bu kulüpten ayrılıp Paris-Saint Germain'e 5 yıllık imza attığında, iki takım arasında bonservis bedeli konusunda anlaşmazlık çıktı. Bu anlaşmazlığın hukuki alana taşınması sonucu Ronaldinho 6 ay futboldan uzak kaldı. Sonunda 4,5 milyon dolarlık bonservis bedeli tespit edildi ve Ronaldinho tekrar futbola döndü. PSG'deki ilk yılı pek de parlak değildir. Özellikle Ronaldinho'nun Paris gecelerine düşkünlüğü yüzünden teknik direktörü ile yıldızı barışmadı. Fakat 2002 yılındaki başarılarıyla daha büyük bir takıma gitmek istediğini açık açık söyledi. Fakat sözleşmesi yüzünden takımında kalmak zorunda kaldı. Fakat PSG, 2003 yılında Avrupa Kupaları'na katılma hakkı kazanamayınca Ronaldinho'yu satış listesine koymak zorunda kaldı. Alıcı adayları listesinin an başında David Beckam'ı Real Madrid'e kaptıran Manchester United vardı. Hatta Ronaldinho neredeyse Manchester'lı kabul ediliyordu. Fakat elini çabuk tutan FC Barcelona 19 Temmuz 2003 tarihinde, 27 Milyon Euro bonservis bedeliyle transferi bitirdi. FC Barcelona'daki ilk maçına 27 Temmuz 2003 tarihinde çıkmış, çok istediği İspanya Lig Şampiyonluğunu ise 2004-2005 sezonunda ulaşabilmiştir. Şu an en büyük hedefi Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak olduğunu söyleyen Ronaldinho halen FC Barcelona'nın en büyük hücum gücüdür.







Milli Takım Kariyeri

1999 yılı, bu güne kadar 42 kez milli formayı giyen Ronaldinho'nun, milli takım kariyerinin başladığı yıl oldu. Amerika Kupası için milli takıma çağrıldı ve 26 Haziran 1999 tarihinde ilk defa milli formayı giydi. Bu turnuvada Paraguay'a attığı gol, millli takım adına attığı ilk gol olarak kayıtlara geçti. 2001-2002 yılında futboldan uzak kaldığı 6 ay yüzünden 2002 Dünya Kupası için Brezilya Milli Takım'ına alınmayacağı düşünülüyordu. Fakat dönemin teknik direktörü Felipe Scolari beklentileri boşa çıkardı. Ronaldinho oynadığı futbol ve attığı iki gol ile Scolari'nin ne kadar doğru yaptığını göstermiş oldu. Özellikle 30-35 metreden İngiltere attığı gol jeneriklikti. Zaten Dünya Kupasını da kazanan Brezilya oldu.



Öznitelikleri

Dünyada yükselen pres, fizik-kondisyon ve oyun bozmaya dayalı, savunma ağırlıklı futbol anlayışına karşı sürat, teknik, yaratıcılık ve oyun kurmaya dayalı estetik futbol anlayışının en büyük temsilcisi olan Ronadinho'nun en büyük futbol yeteneği hiç kuşkusuz topa olan hakimiyeti. Kısa vuruşlarla top sürme, kısa alanda çalım, bacak arası gibi bilinen her türlü adam adama hücum varyasyonlarında üstün bir yeteneğe sahip olamasının yanında kendine has yan çalımlarında top, ayağına yapışıkmış görüntüsü verir. Bu top hakimiyeti, sürati ve vücut çalımı ile birleşince neredeyse tutulmaz bir oyuncudur. 2 Aralık 2004 tarihinde Şampiyonlar Ligi grup maçlarının dördüncüsünde, AC Milan'a karşı maçın sonlarına doğru, bütün bir takıma vücut çalımı atarak kaydettiği gol yeteneklerinin özeti gibidir. Sürati dolayısıyla açık alanda da çok tehlikelidir. Ayrıca serbest vuruştan veya oyun içinde mesafe ne olursa olsun gol atabilir.



Ağırlıklı olarak sağ ayağını kullanır. Gerek maç esnasında, gerek serbest vuruşlarda mesafa tanımaksızın kaleyi bulabilir. Ama gol atmaktan kadar attırmayı da sever. Verdiği uzun mesafeli paslar da çok başarılıdır. Hem süratli hem de çabuk olma vasfına sahip ender oyunculardandır. Bu yüzden hem açık alanda hem de dar alanda çok tehlikelidir.



Her ne kadar oyun kurucu vasıfları olsa da Ronaldinho klasik anlamda bir oyun kurucu değildir. Daha çok hücum hattı ile orta sahanın arasında serbest adam veya ileriye dönük orta saha oyuncusu olarak sol iç koridorda oynar. Oyun kurgusunu değiştirme, gerekirse oyunu yavaşlatma gibi kabiliyetleri olması gereken oyun kurucu gibi takım sisteminin gerçek ağırlık merkezi değildir. Fakat sahip olduğu hücum gücü, ağırlık merkezinin ona kaymasını sağlar.



Maradona, Pele gibi gösteri özellikli kaliteli futbolcuların günümüz temsilcisidir. Çalım yeteneğini geliştiren ve yeni çalım stilleri bulan/uygulayan bir futbolcu olarak -yaşı da dikkate alınırsa- futbol tarihine geçeceği kesin gibidir. Ayrıca diğer teknik futbolculardan farklı olarak savaşçı ve mücadeleci yapısı farklılığını belirginleştirmektedir.



Başarıları

Kulüp 
2004-2005 İspanya Lig Şampiyonluğu 
Milli 
2002 Dünya Kupası Şampiyonluğu 
1999 Amerika Kupası Şampiyonluğu 
1997 17 yaş-altı Dünya Şampiyonluğu 
Bireysel 
2004 FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu Ödülü 
1997 17 yaş-altı Dünya Şampiyonası Gol Krallığı



Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/spor-ww/10086-ronaldinho-ronaldinho-kimdir-ronaldinho-hakkinda.html#ixzz1rBjp10WG

ALEX DE SOUZA

ALEX DE SOUZA

Alex, tam adıyla Alessandro De Souza, 14 Eylül 1977'de Coritiba'da dünyaya geldi. Doğumundan bir hafta önce ülkede büyük bir coşkuyla kutlanan Bağımsızlık Günü'nün heyecanı bitmeden, Souza ailesi bir mutluluğu daha dünyaya gözlerini yeni açan oğulları ile yaşadı.

Brezilya'nın güneyinde Parana eyaletinin başkenti olan Coritiba'da dünyaya gelen minik Alexandro'nun hayatı da yaşıtları, kendisinden büyük vatandaşları ya da kendisinden sonra doğanlardan çok farklı değildi. Uzun ve muhteşem güzellikteki Brezilya sahillerinde diğer tüm akranları gibi kum ve top, gün içinde uykudan sonra Alex'in en fazla vaktini alan iki candan arkadaşıydı.

Doğduğu kent olan Coritiba; Sao Paulo ve Rio de Jenairo gibi ülkenin sayılı iki şehrinin hemen altında olmasına rapmen oralara göre oldukça sakindi. Alex de yapı olarak sakin, fazla etliye sütlüye karışmayan örnek bir çocuktu. Böyle bir ortamda yetişen minik Alex'in futboldaki yeteneği ise her geçen gün büyüyordu.


Babasına rağmen futbolcu oldu

Alex, birçok arkadaşı gibi doğduğu yer olan Coritiba'nın alt yapısında profesyonelliğe gidecek yolda ilk adımlarını atmaya başladı. Ve futbola yıldız kategorisine yükseltecek olan kader önüne ilk önemli fırsatı 9 yaşında çıkarttı.

Alex'in mahalledeki en iyi arkadaşı Silvio, ona Coritiba'nın alt yapısında birlikte oynayabileceklerini söyledi. Artık Alex'in gözü hiç birşey görmüyordu. O da hayranlık duyduğu Zicove Romario gibi yıldız bir futbolcu olabilecekti. Ancak otoriter bir kişi olan babası Adenir, oğlunun futbol oynamasına izin vermiyordu. Onu okutmak ve iyi bir meslek sahibi yapmak amacındaydı. Alex'in futbolcu olma fikrini babasına kabul ettirebilmesi için ona çok iyi bir futbolcu olduğunu ispatlaması gerekiyordu.

Alex yeteneğini gösterme yolunda pek çok zorlukla karşılaştı. Çünkü Coritiba'nın futbolcu adayları çok fazlaydı. Seçmeşerde Alex'in üstün yeteneklerini ancak 10 dakikalık bir süre içinde göstermesi gerekiyordu.

İlk hocası "Profesör" lakaplı bir teknik direktördü. Alex'in yeteneklerini ilk keşfeden de o oldu. Profesör, Alex ile özel olarak ilgilenilmesi gerektiğininin ve antremanları hiç aksatmamasının şart olduğunun farkındaydı. Ama baba baskısı nedeniyle Alex idmanlara ancak gizlice geliyor, bazen de çalışmaları kaçırıyordu. Bunun üzerine devreye giren, Profesör, bir gün Alex'in evine giderek babasıyla özel olarak görüştü ve kendisine oğlunu çok iyi bir futbol kariyerinin beklediğini, dünya çapında bir oyuncu olabileceğini söyledi. Alex'e destek olmasını istedi. Profesör'e göre Alex, byüük bir yetenek ve işlenmemiş bir madendi. Bu sözler Sambası'nın babasını yumuşattı ve gereken izin çıktı.


Futbolcu annenin oğlu

Futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkenin vatandaşı olan Alex'in yine de akranlarına göre önemli bir avantajı vardı. Hem babası hem de dayısı futbolla iç içeydi ve amatör olarak sahada top koşturuyordu. Doğduğu yerde futbol o kadar çok seviliyordu ki bir bayan takımı bile vardı. Ve daha da enteresanı Alex'in annesi Leni, bu bayan takımının golcüsüydü (Cordelia'nın notu: Kız halaya oğlan dayıya derler, Alex direk anneye çekmiş ). Hatta Sambacı'nın annesi hamileliğinin ilk dönemlerinde bile zaman zaman futbol oynadığı için Alex daha dünyaya gözlerini açmadan kendisini futbol arenasında bulmuştu bile! Alex'e göre hem babası, hem de dayısı profesyonel futbolcu olabilecek kadar iyi oyunculardı. Ancek babasının kendi aile sorumlulukları ön plana geldi ve futboldan uzaklaştı. Dayısı ise Alex'in dedesinin ölümünün ardından 7 kardeşin en büyüğü olarak ağır bir yükün altına giriyor ve o da futboldan tamamen kopuyordu.


Milli formayla 15'inde tanıştı

Brezilya'nın önemli futbolcularından olan Alex, milli formayı 66 kez giydi. Henüz 29 yaşında olan Sambacı, milli takım havasını daha 15 yaşında solumaya başladı. Haziran 1992'de 17 Yaş Altı Milli Takımı'na seçildi ama sakatlanınca oynayamadı. Sonraki yıllarda alt kademelerde 19 kez Mavi-Sarılı formayı giyen Alex, 45 kez de A Milli oldu. Milli Takımı'da Romario, Rivaldo, Ronaldo, Roberto Carlos, Ronaldinho gibi tüm dünyanın yakından tanıdığı isimlerle dostluk kurdu. 1995'te profesyonel olan Alex, A Milli takım formasıyla 1999'da Kupa Amerika, Genç Milli Takım'la da 2000'de Pre-Olimpik Şampiyonluğu yaşadı. Ancak 2002'deki Dünya Kupası kadrosunda yer alamadı.


Alexotan Yakıştırması

Futbola Coritiba'da başlayan Alex'in, 1996 Toulon Turnuvası'ndan sonra piyasası arttı. 1997 yılının devre arasında Palmeiras'a transfer oldu. Burada önemli başarılar yaşarken spor yazarları Alex için ikiye ayrılmıştı. Kimileri "Brezilya'nın aradığı 10 numara" diyordu. Kimisi de durağan ve pek de hırslı görünmeyen yapısıyla günün futboluna uymadığını ileri sürüyordu. Hatta lakap da bulmuşlardı. Oyun içinde uzun süre kendisini gizlediğği ve kararsız futbol sergilediği için ona "Lexotan" uyku hapından esinlenerek Alexotan lakabı takılmıştı. Ama zaman geçtikçe onu eleştirenler bile Alex gerçeğini kabul etmişti.


En kötü günlerini Parma'da yaşadı

Palmeiras'tan sonra Flamingo ve Cruzeiro forması giyen Alex'e Avrupa'dan ilk teklif Parma'dan geldi. 2000-01'de Avrupa'ya açıldı. Ancak macerası kısa sürdü. Daha ilk idmanda Teknik Direktör Malesani'nin planında olmadığını anladı. O gece uyuyamadı. "Ben buraya neden geldim?" diye düşündü ve kararını verdi. Parma'dan hemen ayrılacaktı. Sonunda Brezilya'nın en ünlü kulüplerinden Flamengo'ya kiralandı. Ama "Avrupa'da başarılı olamadı" damgası yiyerek geldiği yeni takımında bu psikoloji ile takıma bile giremedi. Tekrar Cruizero'ya döndü ve burada kendine geldi. 2004'te de Fenerbehçeli oldu.


Çocukluk aşkıyla nikah

Futbola başlarken idol olarak Zico'yu seçen Alex, Brezilya Milli Takımı'nın oyuncusu olunca ikinci büyük hayalini de gerçekleştirdi. 1999'da Kupa Amerika'da şampiyonluğa ulaşan Sambası, çocukluk aşkı ile nikah masasına oturdu. Diane ile küçük yaşta başlayan arkadaşlıkları 2000'de ömür boyu ayrılmamak üzere birleşti. 23 Aralık 1999'da nişan yapan genç çift, 9 Mart 2000'de evlendi, 29 Haziran 2000'de ise kilisede nikah yaptı. Genç çiftin mutluluklarını 25 Nisan 2004'te dünyaya gelen Maria Eduarda perçinledi. Minik yavru, Alex ve Diane çiftinin evlerinin neşesi, yaşamlarının rengi oldu.


Frikik mühendisi

Alex de Souza, futbol hayatı boyunca 250'ye yakın gol attı. Bunların çoğunda da kalecileri frikik atışlarıyla avladı. Transfer olduğu ilk sezon Fenerbahçe formasıyla attığı 29 golün yaklaşık yarısını ölü toplara hayat vererek kaydetti. Geçtiğimiz sezon Diyarbakır ve Kayserispor ağlarına gönderdiğ füzeler, frikikteki ustalığını bir kez daha ortaya koydu. Samsunspor'a attığı rövaşata ise Alex'in en estetik gollerinden biri olarak hem tribündeki onbinlerin, hem de televizyonlardan izleyen milyonların gözlerinin pasını silen nitelikteydi. Sambacı'nın kaydettiği her gol, jenerikleri süsleyecek güzellikte.


Sambanın fanatiği

Brezilyalı Alex'in, ülkesinin müziğinden, kültüründen etkilenmemesi mümkün mü? Fenerbahçemizin yıldız oyuncusu bu nedenle en çok Samba müziği dinliyor. Ülkesinin ünlü oyuncularının filmlerini izlemeye bayılıyor.

Sevdiği müzik: Samba.. Saatlerce Bethcarmalho ve Zeco Pagodinho dinler.
Sevdiği artistler: Antonio Faguntes, Arlete Sales
Tv'de favorileri: Futbol ve dizi filmler
Parfümü: Calvin Clein
En sevdiği yemek: Siyah fasülye, balık, et yemekleri, İstanbul'a geldikten sonra döner..
Arabası: Chrysler
Beğendiği Film: Macera ve doğa ile ilgili filmler
Hobileri: Salon futbolu eğlenceli geldiği için oynamayı sever. NBA maçlarını izler. Jason Kidd hayranı.
Batıl inancı: 10 numaranın uğuruna inanır, sahaya sağ ayakla çıkar.



29 Mart 2012 Perşembe

Jordi Cruyff

Jordi Cruyff Hayatı ( Biyografisi )

Jordi Cruyff, (D. 9 Şubat 1974 Amsterdam) Hollandalı bir futbolcudur. Hollanda Milli Futbol Takımı ve AFC Ajax ile Barcelona CF'nin efsanevi oyuncusu Johan Cruijff'un oğludur. Hollanda Milli Takımı'nın yanı sıra Katalonya Milli Futbol Takımı'nda da forma giymiştir.

Futbol Yaşamı :

Forvet arkası onun mevkiidir. 1981'de Ajax'ta futbola başladı. 1988'de F.C Barcelona kendi altyapısına aldı. 1992-1995 yılları arası F.C Barcelona'nın B takımında yer aldı. Bu süre içerisinde 51 maçta 16 gol ve 11 asist ile oynadı. 1996'ya kadar bu takımda oynayan Jordi Cruyff, 92 profesyonel maçta 27 gol ve 25 asist yapmıştı. 1996-1998 yılları arası İngiltere takımı Manchester United'e geçti. 26 maçta 4 gol ve 6 asist ile oynadı. 1999'da Celta de Vigo'ya kiralandı. 8 maçta 1 gol ve 1 asist ile oynadı. 1999-2000 sezonunu tekrar Manchester United'de geçti. 2000'de Alaves'e giden Cruyff 94 maçta 7 gol ve 11 asist ile oynadı. 2003-2004 sezonunu Espanyol'da geçiren 30 maçta 3 gol ve 11 asist ile güzel bir sezon geçirmiştir. 2004'de Ukrayna'nın Metalurg Donetsk takımına transfer oldu.






http://www.tualimforum.com/futbolcularin-hayati-biyografileri/25157-jordi-cruyff-hayati-biyografisi.html alınmıştır.

Cristiano Ronaldo

Cristiano Ronaldo'nun Hayatı - Biyografisi

Cristiano Ronaldo dos Santos Aveiro, (d. 5 Şubat 1985, Funchal) Portekizli futbolcu. İspanya'nın Real Madrid takımında oynamaktadır ve Portekiz milli takımının kaptanıdır. 94 milyon € bonservis bedeli ile şu anda dünyanın en pahalı futbolcusudur.

Profesyonel olmadan önce Andorinha, C.D. Nacional ve son olarak Sporting Lizbon genç takımında oynayan Ronaldo, 17 yaş altı Portekiz milli takımında da dikkat çekmişti. Profesyonel kariyeri yine Sporting Lizbon'da başlayan genç oyuncu, 2003 yılından 2009 yılına kadar Manchester United'de oynadı. 2008-2009 sezonun sonunda Real Madrid kulübüne transfer oldu.

2007-2008 sezonunda toplam 41 gol atarak George Best'in bir sezonda en çok gol atan kanat oyuncusu rekorunu kırmıştır. Ligde 31 gol atarak gol kralı olmuştur. Aynı sezon Premier League şampiyonluğunu yeniden yaşamıştır. FIFPro Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü ve FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'ne layık görülmüştür.2006-2007 yılında yaptığı gibi 2007-2008 sezonunda da İngiltere'de hem yılın futbolcusu hem de yılın genç futbolcusu seçilmiştir. 1977'de Andy Gray'den sonra bu ödüllerin ikisinide aynı sene içinde almayı başarmış olan ilk sporcudur. Manchester United'ın 40 yıl sonra Ballon d'Or ödülünü kazanan ilk futbolcusu olmuştur.

Tam 3 kez Ballon d'Or ödülünü kazanan Johan Cruyff 2 Nisan 2008'de yaptığı bir röportajında: "Ronaldo, Manchester United tarihindeki 2 harika futbolcu George Best ve Denis Law'dan daha iyi bir futbolcudur." demiştir.

Ailesi ve Çocukluğu

Cristiano Ronaldo 5 Şubat 1985'te Funchal, Madeira'da doğmuştur. Maria Dolores dos Santos Aveiro ve José Dinis Aveiro'nun son çocuklarıdır. İkinci ismi olan Ronaldo'yu babası Ronald Reagan hayranı olduğu için koydu. Hugo adında bir abisi, Elma ve Liliana Cátia adlarında iki ablası vardır.

Kulüp kariyeri

Altyapı 


Ronaldo'nun çocukluğunda tuttuğu takım Benfica'ydı. 8 yaşındayken, babasının malzemeci olarak çalıştığı amatör takım olan Andorinha kulübünde oynuyordu.Daha sonra Ronaldo 1995 yılında C.D. Nacional kulübüyle anlaştı ve bir unvan yarışmasında başarılı olduktan sonra 3 günlük denemeliğine Sporting Lizbon'a gitti. Sporting kulübü kendisini transfer ücretini açıklamadığı bir anlaşmayla renklerine kattı.

Sporting CP

Ronaldo, Sporting'in genç oyuncularının eğitim gördüğü Alcochete futbol okuluna katıldı. 1 sezon içinde Sporting U-16, U-17, U-18, B-takımı, ve A takımında oynayan ilk ve tek oyuncu oldu. İlk çıktığı maçta Moreirense takımına 2 gol attı. Ayrıca Avrupa 17 Yaş Altı Futbol Şampiyonası'nda oynuyordu.

Ronaldo 15 yaşındayken kendisine futbolu bıraktırmaya zorlayabilecek bir kalp çarpıntısı tanısı konuldu. Sporting kulübü çalışanları bu durumdan haberdar edildi ve annesi, Ronaldo'nun hastanede yatması için onayını verdi. Hastanedeyken, kalbindeki probleme neden olan bölge, bir lazer operasyonuyla yakıldı. Ameliyat sabahleyin başladı ve Ronaldo, öğleden sonra taburcu edildi. Sadece birkaç gün sonra antrenmanlara devam etti.

16 yaşındayken o zamanki Liverpool teknik direktörü Gérard Houllier tarafından fark edildi, ama Liverpool, Ronaldo'nun henüz çok genç olduğunu ve yeteneklerini geliştirmesi gerektiğine karar verdi ve reddetti. 2003 yılının yazında Lisbon'da Estádio José Alvalade stadının açılış maçında, Sporting Lizbon'un Manchester United'ı 3-1 mağlup ettiği maçta Manchester United teknik direktörü Alex Ferguson'un dikkatini çekti. Ronaldo'nun performansı Manchester United'li futbolcuları da etkiledi ve Alex Ferguson'a Ronaldo'yu transfer etmesi için istekte bulundular.

Manchester United

2003–2005

Ronaldo, Manchester United'ın ilk portekizli oyuncusu oldu. FA Premier lig 2002–2003 sezonundan sonra 12.24 milyon sterline transfer edildi. Daha önce George Best, Bryan Robson, Eric Cantona, David Beckham gibi futbolcuların giydiği 7 numaralı formadaki beklentilerin yaratabileceği baskıları istemediği için 28 numaralı formayı tercih etti (Sporting'te giydiği forma numarası 28'di.) "Manchester United'a geldiğimde teknik direktör hangi numaralı formayı giymemi istediğimi sordu. 28 numara dedim. Ama Ferguson 'Hayır, 7 numarayı giyeceksin,' ve bu ünlü forma ekstra bir motivasyon kaynağı. Böyle bir şerefe erişmeye mecbur bırakıldım"

Ronaldo takımıyla ilk maçına Bolton Wanderers'ı 4-0 yendikleri maçta 60.dakikada dahil oldu. Manchester United'taki ilk golünü 1 Kasım 2003'te Portsmouth'u 3-0 yendikleri maçta frikikten attı. United'ın Premier Ligdeki 1000. golünü 29 Ekim 2005'te Middlesbrough'a 4-1 yenildikleri maçta attı. Tüm müsabakalarda 10 gol kaydetti ve taraftarların oylamasıyla Ronaldo, ilk ödülü olan FIFPro Special Young Player of the Year kazandı.

2006–2007

Ronaldo, 2006 yılının Kasım ve Aralık ayında artarda Barclays Ayın Futbolcusu şerefine erişti. Dennis Bergkamp ve Robbie Fowler'dan sonra Premier Lig tarihinde bu şerefe ulaşan 3.futbolcu oldu.[19][20] Kariyerindeki 50. golünü Manchester City'ye attı. Yıl sonunda ""FIFPro Special Young Player of the Year"" ödülünü tekrar kazandı.

Mart 2007'de ortaya çıkan, Real Madrid'in Ronaldo için bu güne kadar görülmemiş 80 milyon euro'luk transfer teklifi dedikodularına rağmen, 13 Nisan'da kendisini Manchester United tarihinde en fazla ödenen futbolcu yapan haftalık 120000 sterlinlik (toplam 31 milyon £) 5 senelik anlaşma yaptı.

Aralık 2006'da Middlesbrough'ya karşı oynanan maçta teknik direktör Gareth Southgate tarafından kendisini yere attığı iddiasıyla eleştirildi.4 Şubat 2007'de, Tottenham Hotspur maçında kazandığı penaltıda Tottenham kanat oyuncusu Steed Malbranque tarafından küçük bir temasa olmasına rağmen kendisini yere attığı iddiasıyla tekrar suçlandı. Tüm tartışmalara rağmen Ronaldo çok sayıda kişisel ödül kazandı. İngiltere'de Yılın Futbolcusu Ödülü ve İngiltere'de Yılın Genç Futbolcusu Ödülü ödüllerini kazandı. Andy Gray ile birlikte bu şerefe erişen tek futbolcu oldu. Nisan ayında PFA Fans' Player of the Year ödülünü de kazanarak üçlemiş oldu. Ayrıca Ronaldo 2006-2007 sezonunda Premier Lig Yılın Takımında yer alan 7 Manchester United futbolcusundan biriydi.

2007–2008

Ronaldo için 2007-2008 sezonu Portsmouth'lu oyuncu Richard Hughes'e kafa attığı maçta kırmızı kart görmesiyle başladı. 3 maç ceza aldı. Ronaldo bu tecrübeden sonra "çok şey" öğrendiğini ve gelecekte oyuncuların kendisini kışkırtmasına izin vermeyeceğini söyledi. Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Sporting Lizbon'a karşı deplasmanda attığı golle galibiyeti getirdi ve ayrıca evinde oynadığı maçta da uzatmalarda attığı golle Manchester United'ın grupta lider olmasını sağladı.

2007 Ballon d'Or'ı Kaká'nın ardından ikinci, FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu ödülünde Kaká and Lionel Messi'nin ardından 3. oldu.
Ronaldo Manchester United forması altında ilk hattrickini 12 Ocak 2008'de Old Trafford'da Newcastle United'ı 6-0 yendikleri maçta yaptı. Böylece Manchester United Premier Lig'te liderliğe yükseldi. Reading'i 2-0 yendikleri maçta 23. golünü kaydetti, ki önceki sezon attığı gol sayısı da 23'tü. 20 Şubatta Lyon ile yaptıkları Şampiyonlar Ligi eleme maçında belirlenemeyen bir Lyon taraftarı sürekli olarak Ronaldo'ya ve takım arkadaşı Nani'ye yeşil lazer tuttu.[34] 1 ay sonra Lyon bu olaydan dolayı 5000 isviçre frankı (£2,427) para cezasına çarptırıldı.

19 Mart 2008'de, Bolton'u 2-0 yendikleri maçta takımının 2 golünü de attı ve ilk defa Manchester United'ın kaptanlığını yaptı. Attığı ikinci gol, Ronaldo'nun o sezon attığı 33. goldü. Böylece 1967–68 sezonunda attığı 32 golle George West'e ait olan 40 senelik rekoru egale etti. 29 Mart'ta Aston Villa'ya attığı golle beraber, İngiltere'de ve Avrupa kupalarında oynadığı toplam 37 maçta 35 gole ulaştı. Ronaldo'nun bu süper gol serisi, 2007–08 Avrupa Altın Ayakkabı Ödülü'nü ilk defa bir kanat oyuncusunun kazanmasını sağladı. Real Mallorca'lı Dani Güiza'nın 8 puan önünde bu ödülü kazandı.

Ronaldo, 21 Mayıs'ta 2008 UEFA Şampiyonlar LigiFinal'nde ayrıca ligdeki rakibi Chelsea'ye karşı maçın 26. dakikasında açılış golünü attı. Penaltı atışlarında kaçırdığı gol, Chelsea'ye Şampiyonlar Ligi Kupası'ni kazanma fırsatı verdi ama John Terry'nin de penaltı kaçırmasıyla, Manchester United penaltılari 6-5 kazandı. Ronaldo UEFA Fans' Maçın Adamı seçildi, ve o sezon attığı toplam 42 golle, Denis Law'ın 1963–64 sezonunda eriştiği rekorunun sadece 4 gol gerisinde tamamladı.

2008–2009 


5 Haziran 2008'de Sky Sports, Ronaldo'nun Real Madrid tarafından kendisine daha önce yapılan sözde transfer teklifindeki miktar ile aynı miktarda para verilmesi durumunda bu takıma gidebileceğini söylediğini bildirdi.Manchester United 9 Haziran'da Real Madrid'i FIFA'ya şikayet etti ama FIFA herhangi bir şey yapmaya gerek duymadı.] Transfer spekülasyonları 6 Ağustos'a kadar ta ki Ronaldo'nun en az bir sene daha Manchester'da kalacağını söylemesine kadar devam etti.


Ronaldo 7 Temmuz'da Amsterdam'da ayak bileğinden ameliyat oldu.17 Eylül'de Manchester United'ın 2008–09 UEFA Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Villarreal ile 0-0 berabere kaldığı maçta Park Ji-Sung'ın yerine 60.dakikada oyuna dahil oldu. Sezondaki ilk golünü 24 Eylül'de Lig Kupası 3.tur maçında Middlesbrough'yu 3–1 yendikleri maçta attı.

15 Eylül 2008'de Stoke City'yi 5-0 yendikleri maçta Ronaldo Manchester United forması altında oynadığı tüm müsabakalardaki 100 ve 101. golünü attı. Attığı 2 gol de serbest vuruştandı. Ronaldo böylece Premier Lig'teki mücadele eden tüm takımlara gol atmış oldu. 2 Aralık 2008'de Ronaldo, George Best'in 1968'de kazandığı Ballon d'Or'den sonra bu ödülü kazanan ilk Manchester United'lı futbolcu oldu. İkinci Lionel Messi'nin 165 puan önünde 446 puan topladı.Manchester United 19 Aralık'ta, 2008 FIFA Dünya Kulüpler Kupası'nda şampiyon oldu ve Ronaldo turnuvada attığı iki golle "Silver Ball" ödülünü kazandı. 12 Ocak 2009'da FIFA Dünya'da Yılın Oyuncusu Ödülü'nü kazanan ilk Premier Lig futbolcusu oldu. Ayrıca, Luis Figo'dan sonra bu ödülü kazanan ilk Portekizli futbolcu oldu.


Şampiyonlar Liginde Inter Milan'ı 2-0 yenip çeyrek finale çıktıkları maçta 1 gol attı. 5 Nisan 2009'da Aston Villa'yı 3-2 yendikleri maçta takımının ilk 2 golünü attı.Ronaldo Şampiyonlar Ligi çeyrek final ikinci maçında Porto'ya 36 metre mesafeden harika bir gol attı ve bu sayede Manchester United yarı finale yükseldi. Bu golü Alex Ferguson çok övdü ve maçtan sonra bu golün Ronaldo'nun attığı en güzel gol olduğunu söyledi. 5 Mayis 2009'da Emirates Stadyumu'nda Arsenal ile oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final rövanş maçında Manchester United, Arsenal'in evinde 27 maçlık yenilmezlik serisine 3-1'lik skorla son verdi ve finale çıktı. Ronaldo bu maçta 2 gol ve 1 asistle oynadı. Bu maçtaki ilk golünü 35 metre mesafeden serbest vuruştan attı.2008-09 sezonunda Ronaldo tüm müsabakalarda toplam 53 kez forma giydi ve 26 gol kaydetti.

11 Haziran 2009'da Manchester United, Real Madrid tarafından yapılan 80 milyon sterlinlik (94 milyon euro) teklifi Ronaldo'nun takımdan ayrılmak istediğini tekrar belirtmesi üzerine kabul etti. Kulübün sahipleri olan Glazer ailesi bu transferi onayladı. Transferın tamamlanmasından sonra Ronaldo, kendisini futbolcu olarak yetiştirdiği için Alex Ferguson'a minnettar olduğunu belirtti ve "Kariyerimdeki en önemli ve en etkili faktörlerden biri" dedi.

Real Madrid 

26 Haziran tarihinde Real Madrid, Ronaldo'nun 1 Temmuz'dan itibaren takımda olacağını ve sözleşmesinin 6 yıllık olduğunu açıkladı. Real Madrid'in sitesinden yapılan açıklamada ayrıca; 6 Temmuz 2009 Pazartesi günü Cristiano Ronaldo'nun Santiago Bernabéu Stadyumu'nda taraftarın karşısına çıkarılacağı ve Portekizli oyuncunun yıllık 13 milyon Euro alacağı belirtildi. Santiago Bernabéu'da yapılan törenle, Ronaldo basın ve taraftarlara tanıtıldı ve yaptığı açıklamada en büyük hayalinin gerçekleştiğini ve bunun inanılmaz olduğunu söyledi. Törende kulüp tarihinde bir ilk yaşandı ve 80.000'den fazla taraftar stada akın etti. Böylece 1984 yılında Maradona'nın Napoli'deki transfer töreni için stada gelen 75000 rekor taraftar sayısı da egale olmuş oldu. 9 numaralı forması, efsane Real Madrid'li eski futbolcu Alfredo di Stéfano tarafından verildi. Ronaldo, Real Madrid formasıyla ilk maçına 21 Temmuz'da Shamrock Rovers takımına karşı çıktı. İlk golünü Liga de Quito takımına bir hazırlık karşılaşmasında penaltıdan attı. La Liga'da oynadığı ilk maç Deportivo La Coruña'ya karşıydı. Real Madrid'in 3-2 üstünlüğüyle biten bu karşılaşmada Ronaldo takımının 2. golünü penaltıdan kaydetti.15 Eylül 2009'da Şampiyonlar Ligi'ne iyi bir başlangıç yaptı. FC Zürich'i deplasmanda 5-2 yendikleri maçta serbest vuruşlardan 2 gol attı. 20 Eylül'de Santiago Bernabéu'da La Liga'nın yeni takımı Xerez CD'ye de 2 gol attı.

Sonraki hafta C.F.Villareal deplasmanında attığı golle yıldızlaşan Ronaldo, La Liga'da oynadığı 4 maçta toplam 5 gole ulaştı ve Real Madrid kulübü tarihinde çıktığı ilk 4 lig maçında da gol atmayı başaran ilk futbolcu olarak tarihe geçti.

Ronaldo, Real Madrid'de gösterdiği yüksek performansını 30 Eylül 2009 tarihinde Şampiyonlar Ligi grup maçlarında Bernabeu'da Marsilya'yı 3-0 mağlup ettikleri maçta 2 gol atarak devam ettirdi.

10 Ekim 2009'da Macaristan ile yaptıkları milli maçta ayak bileğinden sakatlandı. 1 ay sahalardan uzak kalacağı açıklandı. Ronaldo, 3 Kasım 2009'daki Şampiyonlar Ligi'ndeki Milan maçında oynamayı hedeflediğini söyledi.. Fakat sakatlığı iyileşmedi. Milan maçında oynayamayan Ronaldo, 29 Kasım'daki Barcelona maçına kadar hazır olmak istediğini söyledi. 2010-11 sezonunun başında Raúl Schalke 04' e gittiğinde Ronaldo 7 numaralı formayı aldı.

Uluslararası Kariyeri 

Ronaldo Portekiz milli takımında ilk defa Ağustos 2003'te Kazakistan'ı 1-0 yendikleri maçta oynadı. 2004 Avrupa Futbol Şampiyonası için kadroya çağrıldı. Yunanistan'a 2-1 yenildikleri maçta ve Hollanda'yı yarı finalde 2-1 yendikleri maçta birer gol attı. Turnuvada 2 gol atmasına rağmen turnuva ilk onbirine seçildi. Aynı yıl ayrıca 2004 Yaz Olimpiyatları Futbol Turnuvası'nda da sahne alan yıldız futbolcu başarısıyla herkesin begenisini kazandı.

2006 Dünya Kupası


Ronaldo, Avrupa kıtasındaki Dünya Kupası grup elemelerinde 7 golle en çok gol atan 2. futbolcuydu. Dünya Kupası'ndaki ilk ve tek golünü penaltıdan İran'a attı.


1 Temmuz 2006'da çeyrek finalde İngiltere ile karşılaştıkları maçta, Ronaldo'nun Manchester United'tan takım arkadaşı Wayne Rooney, Portekizli defans oyuncusu Ricardo Carvalho'nun üzerine bastığı için oyundan atıldı. Rooney'nin oyundan atılışından sonra yedek kulübesine göz kırpmasından ötürü İngiliz medyasında Ronaldo'nun kızgın tavırları nedeniye hakem Horacio Elizondo'nun kararını etkilediği spekülasyonları yer aldı. Ronaldo maçtan sonra Rooney'nin arkadaşı olduğunu ve onun oyundan atılmasını istemediğini söyledi. 4 Temmuzda, hakem Elizondo Rooney'nin oyun kurallarını çiğnediği için atıldığını ve Ronaldo ile Rooney arasında geçen arbedeyle bir alakasının olmadığını söyledi ve konuya açıklık getirdi.


İngiliz medyasının öfkeli tepkisi Ronaldo'yu Manchester United'tan ayırmanın eşiğine getirdi ve Ronaldo İspanyol günlük spor gazetesi Marca'ya verdiği röportajda açıkça Real Madrid'e gitmek istediğini söyledi. Bu spekülasyona karşılık Alex Ferguson, Portekizli asistanı Carlos Queiroz'u Ronaldo'nun fikrini değiştirmesini sağlamak için yanına yolladı. Ronaldo takımında kaldı ve Nisan 2007'de sözleşmesini 5 sene uzattı.


Ronaldo, Portekiz'in Fransa'ya mağlup olduğu yarı final karşılaşmasında ıslıklandı ve turnuvanın En İyi Genç Oyuncu ödülünü ingiliz taraftarlardan gelen olumsuz e-posta kampanyası nedeniyle kazanamadı. Bu oyların sadece adaylık sürecini etkilemesine rağmen, FIFA'nın Teknik Çalışma Ekibi Ronaldo'nun davranışlarını kararda bir etken olarak gösterdi ve ödülü Almanya'dan Lukas Podolski'ye verdi.

Dünya Kupası Sonrası 


6 Şubat 2007'de, yani 22. yaşgününden 1 gün sonra Brezilya ile karşılaştıkları hazırlık maçında ilk defa milli takım kaptanlığı yaptı. Bu değişiklik 2 gün önce vefat eden Portekiz Futbol Federasyonu başkanı Carlos Silva'nın şerefineydi. O zamanki Portekiz teknik direktörü Luiz Felipe Scolari'nin açıklaması şöyleydi: "Carlos Silva [Ronaldo]'yu kaptan yapmamı rica etti. Kaptan olması için çok genç, ama Silva rica etti ve o artık aramızda değil." 

Ronaldo 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası elemeleri'nde 8 gol attı, ama Portekiz çeyrek finalde Almanya'ya elendiği için turnuvayı 1 golle tamamlayabildi. Portekiz milli takımının başına Carlos Queiroz'un gelişiyle birlikte Ronaldo takım kaptanı oldu.

10 Ekim 2009'da 2010 FIFA Dünya Kupası elemeleri'nde Macaristan'ı 3-0 yendikleri maçta Ronaldo ilk golün asistini yaptı.

Kişisel Yaşamı

Ronaldo 2007'de Moments adını verdiği otobiyografisini yazdı. 15 Aralık 2007'de yayınlandı. Bunun yanı sıra aynı sene içerisinde Manchester United kulübündeki yükselişinden, ayrıca arkadaşlarından ve ailesinden bahsedildiği The Boy Who Had A Dream adındaki DVD'si, ve 27 Ekim 2008'de hayatını ve kariyerini anlatan, ayrıca Manchester United'de 7 numaralı formayı giyen ünlü futbolcularla kendisinin karşılaştırıldığı The Story adlı DVD'si piyasaya sürüldü.

Pepe Jeans, Fuji Xerox, Extra Joss, Coca Cola, Suzuki ve Castrol gibi çeşitli markaların reklamlarında oynamıştır. Fifa Street 2 ve Pro Evolution Soccer 2008 gibi bilgisayar oyunlarında kapak oyuncusu olmuştur. Nike şirketiyle sponsorluğa sahiptir.Nike şirketinin yarattığı Joga Bonito takımının oyuncuları arasında bulunmaktadır.

Ronaldo, kızkardeşiyle beraber "CR7" adı altında bir butik mağazası açtı (adının ilk iki harfini ve forma numarasını içeriyor) Şu anda 2 tane CR7 mağazası vardır. Bunlardan biri Lizbon, diğeri ise Madeira şehrindedir.

Forbes'e göre Cristiano Ronaldo 2008 yılında dünyanın en çok kazanan 5.futbolcusudur. 21 milyon $ net gelirinin 12 milyon dolarını Manchester United'dan, 9 milyon dolarını ise Nike ve Coca Cola gibi markalarla yaptığı sponsorluklarla elde etmiştir.

8 Ocak 2009'da Ronaldo, Manchester Havalimanı yakınlarındaki bir tünelde Ferrari 599 GT marka otomobiliyle bariyerlere çarparak kaza yaptı. Kazadan şans eseri yara almadan kurtuldu. Birkaç saat sonra antrenmanlara katıldı.

Ronaldo, 2007'de meme kanseri olan annesinin tedavi edildiği hastaneye 2009 yılının mart ayında 100bin sterlin bağış yaptı. Annesinin hayatını kurtaran doktorlara ve hemşirelere çok minnettar olduğunu söyledi.


Ekim 2009'da Giorgio Armani, Ronaldo'nun Emporio Armani erkek iç çamaşırı ve jeans modelliğini David Beckham'dan alacağını duyurdu. Ronaldo, dünya çapında olacak reklamlarda 2010 yılının ilkbaharından itibaren boy göstermeye başlayacak.

://www.rehberim.net/forum/biyografi-hayat-hikayeleri-376/81991-cristiano-ronaldonun-hayati.html#ixzz1qWpNnNeb alınmıştır.